Münih’ten Samsun’a 1.5 yılda yürüdü! Alman damadın Yörük ağzıyla imtihanı
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Kaz Dağları’nın eteklerindeki Ortaoba Köyü’nde doğan Rukiye Akbas Roesike, liseyi Edremit’de okuyup üniversiteyi de Giresun’da uluslarası ilişkiler bölümünde bitirdi. 2015 yılında ise eşi Felix ile ilginç bir tanışma yaşadılar.
2015 yılında Felix, Almanya’nın Münih şehrinden Çin’e yürüme hedefiyle yola çıktı. Alp Dağları’nda zorlu kış günlerinde kamp kurarak Münih’ten Samsun’a kadar 1.5 yıl boyunca yürüdü. Felix’in daha önce de Hollanda ve Almanya’yı bisikletiyle bu tarz pek çok hikayesi bulunuyor. Avusturalya, Yeni Zelanda ve Japonya da yaşayıp çalışan Felix hem yaşamını sürdüreceği yeri hem de hayatının aşkını Giresun’da bulacağından da bir haberdi.
‘ÇİN’E YÜRÜMEK YERİNE GİRESUN’DA OKULUMUN BİTMESİNİ BEKLEDİ’
Felix, Giresun’da özel bir dil kursunda tanıştığı İngilizce öğretmeni sayesinde aynı dil kursunda öğretmenlik yapmaya başladı. Rukiye ise aynı dil okulunda öğrenciydi. Rukiye, “Ben o dönem, üniversite 2. sınıf öğrencisiyim ve kariyer hedeflerim var. İngilizce öğrenip güzel bir yere gelebilmek fakat İngilizcenin ‘i’sini dahi bilmiyordum. Felix dersimize giriyor, bana bir şeyler soruyordu. Ancak hiçbir şey anlamıyordum” şeklinde konuşarak ekledi:
“Yanlışlıkla ona ‘Love you’ dedim ve tüm sınıf ‘Ooooo!’ demeye başladı . Ben ‘Hayır, yanlış anladınız filan dedim ama demiştim bir kere. Ders çıkışı telefondan çeviri programı açıp özür dilemeye gitmiştim. Baktık yavaş da çeviri programıyla anlaşabiliyoruz. Hafta sonları buluşup gezmeye gitmeye ve hemen hemen her gün buluşmaya başladık. Kurs bittikten sonra sevgili olduk. Ve Çin’e gitme hayalini askıya alıp benimle birlikte Giresun’da üniversitem bitinceye kadar 2 yıl boyunca bekledi.”
3.5 YIL ALMANYA’DA YAŞAYIP TÜRKİYE’YE GÖÇ ETTİLER
2018 yılında evlenip 3.5 yıl Almanya’da yaşayan çift, bu süre zarfında arabalarıyla tüm Avrupa’ya seyahat etti ve Uzak Doğu da dahil 29 ülke gezdiler. 2022 yılında çocukları dünyaya geldikten sonra ise Türkiye’ye göç edip Balıkesir’de yaşamaya başladılar. Almanya’da 12 yıl mimar olarak çalışan Felix, şimdilerde Rukiye’nin ailesinin köyünde çiftçilik yapıyor. Çift, kışın zeytin tarlalarında çalışırken, yazın da meyve sebze tarlalarında çalışıyor.
Ayrıca Rukiye pilates eğitmenliği yapıyor ve sosyal medya üzerinde birtakım çalışmalar yapıyor. Bahçelerinde bir sürü tavuklarının ve keçilerinin olduğunu söyleyen Rukiye, “Onların yumurtalarını, sütlerini, peynirlerini hem yiyoruz hem de satıyoruz” dedi.
‘AİLEMİN YEME ISRARINDAN FELİX HASTANELİK OLDU’
Ailesinin Felix’i çok sevdiğini dile getiren Rukiye, “Dil konusunda uyum sağlayamasalar da aralarında müthiş bir elektrik ve uyum var. Çoğunlukla ben yardım ediyorum. Çok anlaşamasalar da dil anlamında,Felix çok efendi ve kibar iken, ailem de Felix’in kültürüne çok saygılı. Kesinlikle o uyumu sağlayabildiklerini hem görüp hem de hissediyorum. Annem Felix’e hep ‘Oğlum’ diye hitap eder, Felix de anneme ‘Anam’ diye” şeklinde konuştu.
Evde yaşanan komik anlara da değinen Rukiye Akbas Roesike, “Komik anlar çoğunlukla dil üzerinde yaşanıyor. Felix’in Türkçesi çok iyi değil, yanlış anlamalar çok fazla oluyor. Diğer bir komik olay ise ailem Felix’i yemek yemesi üzerine aşırı ısrarcı olmaları. Ve Felix’in ‘Hayır’ derse kabalık edeceğini düşündüğü için ailemin ‘Ye oğlum ye’ diye diye aşırı ısrarından sonra çok yiyince hastanelik olmuştu” ifadelerini kullandı.
‘EŞİM KENDİNİ ALMANYA’YA AİT HİSSETMİYOR’
Türk – Alman kültürü arasındaki benzerliklerin ve farklıların da olduğunu söyleyen Rukiye, “Farklılık olarak biz ısrarcı bir milletiz. Almanlar bir kez sorup ikinciyi asla sormaz. Bence farklılık olarak çok daha fazla seçenek var. Yemek kültürü, temizlik ve misafirperverlik açısından bizim kültürümüz önce gelir. Benzerlik açısından, iki farklı ülke veya kültür olmamıza rağmen Almanların Türklere karşı bir sevgisi var. Seviyorlar bizi” şeklinde konuştu.
‘ÖĞRENDİĞİ TÜRKÇE BOŞA GİTTİ’
Almanya’dan Türkiye’ye taşınma kararlarıyla ilgili konuşan Rukiye, “Öncelikle eşim Felix, ‘Ben Almanya’ya ait değilim. Burada doğmuş veya büyümüş olabilirim ama kendimi buraya ait hissetmiyorum’ der. Benimle tanıştıktan sonra da Türkiye’yi tanıma fırsatı buldu ve Türkiye’yi, doğası, havası, suyuyla çok seviyor” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizi Türkiye’ye geri çeken şey ekonomik değil, tamamen his. Biz kendimizi bu ülkede daha rahat ve tamamlanmış hissediyoruz. Almanya’da sosyal hayatımız pek yoktu. Sadece iş ve ev olarak rutin bir hayatımız vardı. Arkadaşlarımızla dahi aylar sonra görüşebiliyorduk. Almanya’nın havası zaten pek iç açıcı değil. Kış ayları sürekli yağmur yağar ve hava erkenden kararır. Sabah evden iş için çıkarsın güneş olmaz, eve geri gelirken yine güneş olmaz. Özellikle ben tatil beldesinde doğup büyüdüğüm için çok zorlanmıştım. Türkiye’de yaşamayı çok seviyoruz.”
Ancak Felix’in Türkiye’de en zorlandığı şeylerden birinin trafik olduğunu söyleyen Rukiye Akbas Roesike, “Araba sürerken hatalı birini uyardığımızda hakaret işitmek, üstümüze araç sürülmesi gibi agresif davranışlar olabiliyor. Diğeri ise iletişim. Eşim ailemle anlaşabilmek için 8 ay boyunca Türkçe dil eğitimi aldı. Ancak ailem Ege’nin Yörük ağzıyla konuştuğu için Felix’in maalesef 8 ay boyunca öğrendiği Türkçe boşa gitti. Çünkü ailemin konuştuğu Ege ağzı ‘Enteni bene getirive gari’ şeklinde oluyor” dedi.